12 Ağustos 2015 Çarşamba

Soru Sorma Sanatı ???‏

İki arkadaş, hararetle tartışıyormuş. Tartıştıkları konu, sigara içerken İncil okunup
okunmayacağı imiş... Sonuç alamayınca hikaye bu ya Papa'ya sormaya karar vermişler.
Papa'nın yanına gidip  sırayla sorularını sormuşlar. Biri olumsuz cevap alırken diğeri,
izin almayı başarmış.
İzin alamayanın sorduğu soru:
- Papa hazretleri, İncil okurken canım sigara içmek istiyor, içebilir miyim?
- Oğlum, İncil okunurken Tanrı'yla ilgilenmen lazım. O sırada dikkatinin dağılmaması
lazım. O yüzden İncil okurken sigara içilmez.
İzin alanın sorduğu soru :
- Papa hazretleri, sigara içerken canım İncil okumak istiyor, okuyabilir miyim?
- Oğlum, her nerede ve ne koşulda olursan ol, İncil okuma isteği duyarsan okuyabilirsin.
KISSADAN HİSSE:
1) Esas olan; aldığın cevap değil, sorduğun sorudur
2) Beceri; almak istediğin yanıtı alabileceğin soruyu sorabilmektir...

6 Aralık 2014 Cumartesi

YANLIŞ YÖNETİMİN MALİYETİNİN FARKINDA DEĞİLİZ



YANLIŞ YÖNETİMİN MALİYETİNİN FARKINDA DEĞİLİZ 

Türkiye’de şirketlerde en büyük maliyet kalemi yanlış yönetim.
Biliyor musunuz şirketlerde çalışan kişilerin %60’ı işe uygun değil.
İşe uygun ama yanlış yönetilenlerin oranı %20.
Şirket aslında personelinin sadece %20 ’siyle çalışıyor.
Yani personel-insan kaynakları bütçenizin %80’ni direk havaya gidiyor.

Bu nedenle yanlış yönetim en büyük "maliyet kalemi” dir,






Kalite Bir Bütündür.

11 Kasım 2014 Salı

İnsanların Yetkinliklerine Uygunluğu



Anne ve yavru deve tembel tembel yemeklerini yerken birden yavru anneye dönmüş ve:
— Sana bir şey sorabilir miyim, anne?
— Elbette yavrum sor.
— Anne, bizim niye hörgücümüz var?
Anne gururla:
— Bu hörgüçlerde biz su biriktiririz yavrum ve bu sayede çölde herhangi birisinden çok daha uzun sure susuz dayanabiliriz.
— Peki, Anne, bizim bacaklarımız niye bu kadar uzun ve ayaklarımız yuvarlak?
— Evladım der anne deve biraz daha gururlanarak
— Bu sayede biz çölün kumlarında herkesten daha rahat ve daha hızlı hareket edebiliriz.
— Bunu da anladım, peki, kirpiklerimiz niye böyle uzun, bazen görüşümü bile bozuyorlar.
— Hayatım onlar gözlerimizi çölün kumlarından korur, gözümüze kum kaçmaz.
— Anladım, hörgüçlerimiz çölde daha uzun dayanabilmemiz için su depolar, Bacaklarımız uzun ve böylece çölde daha hızlı ve rahat hareket edebiliriz,
Kirpiklerimiz gözlerimizi çölün kumlarından korur... 
 Anlayamadığım şey o zaman bu Allah’ın cezası hayvanat bahçesinde ne isimiz var?

Kıssadan Hisse:
Becerileriniz, yetenekleriniz, özellikleriniz ve tecrübeleriniz sadece doğru yerdeyseniz işinize yarar.

8 Kasım 2014 Cumartesi

Cahil Cesareti



            İş yerinizde sizinle aynı ya da daha üst aşamada bir görevde olan bazıları, sizde büyük bir şaşkınlık uyandırdı mı? Onlara bakıp "Bu cahillik, kendini bilmezlik nasıl fark edilmez?" diye iç geçirdiniz mi? 
            Justin Kruger ve David Dunning adlı iki ABD'li psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya attı: "Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır." Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı: 
  • Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler. 
  • Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir. 
  • Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler. 
  • Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.  

        “İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür! Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. ‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür. Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler. 
       Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçak gönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler. Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler. Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar." N'olur fazla mütevazi olmayın! "Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti. 
       

31 Ekim 2014 Cuma

Hedef İnsan; Ön yargı


          Her başladığımız yeni günde insana özgü değerlerimizin ne kadar yakınındayız?. 
Bir çok kurumsal şirketin İnternet sayfalarında yer alan İnsan Kaynakları Politikalarında "Personellerimiz arasında dil, din, ırk, cinsiyet gibi her türlü ayrımcılıktan uzak fırsat eşitliği yaratmak" gibi ifadeler yer alsa bile İşe Alım Görüşmeleri esnasında memleket, mezhep konularının konuşulduğu mülakatlar ne kadar sağlıklı ve kurumsal kimlikte bulunan firmalar için ne denli güven oluşturup ön yargısız, bir süreç başlatıyor tartışılır.

        İnsanları etiketleyip, ayırarak önümüzdeki bir çok fırsattan uzaklaşıyoruz. Liderliğin bu gibi yaklaşımları tanımayarak doğru yerde, doğru personel anlayışlarıyla insanları ötekileştirmeyerek doğru işe, doğru personelin görevlendirip kurum için en verimli kaynağını sağlamış olacaktır. 

        Firmalarda yenilikçi kimliklere ilk sahip olması gereken İK birimidir. Şirketle ilk tanışma, ilk adımın atıldığı bu departman sahiplerinin iç müşterileri sayılan çalışanlarına olumlu enerjiler verecek ve ön yargısız mülakatlar gerçekleştireceği işe alım süreçlerinin yaşanması dileğiyle..